Tezcan Karakuş Candan(*)Bu yazı 24.08.2018 tarihinde Gazete Duvar da yayınlanmıştır.
Devrim ile başlayan metro yapımı, köklü bir altyapı ile geleceği belirleyen bir alt yapı devrimini de oluşturmuş. Yönetenler değişse de sistem değişse de kriz olsa da devrimin metrosu, güçlü gelecek öngörüsü ve planlaması ile büyüyor gelişiyor.
Kent bir üniversite gibidir. Yapılarından
ulaşımından, kentsel sanatından, tabelalar ve yönlendirmelerinden, kaldırım
taşlarından, meydanlarından sokaklarından , mezarlıklarından bir kentin ve insanlığın
hikâyesini okumak keyiflidir. Acılar, öfkeler, coşkular, sevinçler bir bir
işlenmiştir, oya gibi kentin her yerine. Bu noktada kente nasıl baktığınız daha
da önem kazanır. Bir ülkenin siyasal tarihi, insanlık tarihi geçmişi ve
geleceğini görebilirsiniz baktığınız yerin derinliklerinde. Keyiflidir kent
okumak , çıkışını aradığınız, arada kaybolduğunuz labirent gibidir. Bulmaca
gibidir, sorular üzerine sorular ve aranan cevaplar belleğinizi geliştirir. Keyifli
olduğu kadarda meraklandırır kent sizi. Bir kitabı okumak ve her çevirdiğin
sayfasında yeni bir bilgiyi özümsemek gibi muhteşem bir yolculuğa çıkarsınız
dolaştığınız sokaklarda. Onun için üç boyutlu kitap okumak gibidir kent okumak.
Beş duyunuzla okursanız kenti, işte o zaman tadına doyulmaz sokakta
yürümelerin. Dokunarak, hissederek, hislenerek atarsınız adımlarınızı.
Ryazan Valiliği, Rusya Mimarlar
Birliği ve UNESCO tarafından düzenlenen, uluslararası antik kentler forumunda
sunum yapmak üzere Ryazan Kültür Bakanlığı’ndan davet aldığımda, kafamda
dolaşan onca tilkiyi kovalayıp, sonra Yavuz Ağbi’nin (Yavuz Önen) “yıllarca Rus ve Türk halklarının
yakınlaşmasını bilerek engellediler, seni davet ettilerse bu bir fırsat git ve
bu bağlantılara vesile ol” demesiyle gitmeye ikna olduğum Rusya süreci benim
açımdan böylece başlamış oldu. Türk Rus Proje Geliştirme Derneği ile işbirliği
içerisinde başlayan iki ülkenin mimarlık kültürü ve deneyimi ile devam edecek
bu süreç mimarlık ortamı ve ilişkide olduğu alanlar açısından oldukça önemli
bir potansiyeli içinde barındırıyor, bunu tüm görüşmelerde derinden hissettik.
Rusya denince aklımıza gelen ilk
şey Moskova, Devrim, Lenin, Kızıl Meydan, Metrolar, Nazım Hikmet, Gogol,
Tolstoy, Dostoyevski, Maksim Gorki Çehov, Bakunin ve birçokları. Birde hepimizin
kulaklarında hala çınlayan “Komünistler Moskovaya” söylemi…
Bir kentte hele bu birde ülkenin
başkenti ise,ilk bakılacak şey meydanları ve ulaşım ağıdır. Kentin ve toplumun
gelişmişlik düzeyini, gösteren şeylerden birisi olan ulaşım alt yapısı, adım
adım sizi tarih yolculuğuna çıkartabilir. Ben bu yazıda devrimin halkı için
inşa ettiği ve halkın sarayları olarak bilinen Moskova metrosunu anlatacağım.
55 rubleye (yaklaşık 5 TL) tek
binişlik bilet ile saatlerce, 20 TL’ye 3 günlük çoklu biletle yer altında Moskova metrosunu dilediğinizce
gezebilirsiniz. Biz 4 saat boyunca yer altında merkezdeki önemli bütün
durakları gezerek, in-bin aktarma yapıp fotoğraf çekerek, Moskova’nın yeraltında
yaşayan canlı müzesini keşfettik. Bu keşfin heyecanı anlatılarak bitirilemeyeceği
gibi, ne yazsak hep eksik kalacak bunu bilerek okumak önemli.
Moskova metrosunun planları
devrimden sonra 1931 yılında Stalin tarafından onaylandı ve 15 Mayıs 1935
tarihinde açılışı yapıldı. Hergün 9 milyona yakın kişinin taşındığı Moskova
metrosunda açıldığı gün 285 bin kişi taşınmış. Metroda bir treni kaçırmamak
için koşmanıza gerek yok, 90 saniyede bir tren yanaşıyor istasyona. Neredeyse
beklemiyorsunuz. Moskova metrosu sürekli hareket halinde olan tıkır tıkır
işleyen bir yer altı saati gibi çalışıyor. Bir örümcek ağı gibi kentin yer altı
ulaşım sistemini birbirine bağlayan dünyanın en büyük metro sistemi, dairesel
hatlarla ve onu kesen hatlarla genişleyerek bugün istasyon sayısı 212’ye
ulaşmış durumda.
Metronun inşa sistemi bugün
halkın cebinden çıkan ve kontrol edilemeyen yolcu garantili ihale sistemi ile
değil, halkın katılımı ile yapılmış. Sınırlı bütçelerle kolektif bir inşa
faaliyeti olan Moskova Metrosu tüm ülkenin emeği ile şekillenmiş ve halk
kendisinin kullanacağı bu sistemin bizatihi öznesi olmuş. Ülkenin her yanından
gelen kadın erkek işçiler, kızıl ordu ve komünist gençler birliği metro
yapımında çalışmış. Yapım çalışmasına katılanlar madalyalarla ve Lenin nişanı
ile ödüllendirilmiş.
Metro yapımında kullanılan tüm
malzemeler ülkenin her yanından getirtilmiş ve metro kazısı sırasında çıkan
fosiller 20 den fazla istasyonda sanatsal objeler olarak kullanılmıştır. İç
tasarımı art deco, empire, gotik ve rus
halk desenleri gibi farklı stilleri temsil eden istasyonlar dönemin ünlü
mimarları ve sanatçıları tarafından tasarlanmış. Moskova metrosu, iç dizaynı,
mermerleri, avizeleri, heykelleri , rölyefleri, vitray ,mozaik ve duvar
resimleri ile sosyalizmin teknolojik ve ideolojik zaferi olarak, devrimin,
sanatın izlerini taşıyor. Her istasyon benzersiz bir şekilde tasarlanmış ve
yeni eklenenler bu benzersiz eseri devam ettirmiş. Her yeni eklenen istasyon
tasarımı ise halkın sarayları fikrinden bugün bile kopulmadığını gösteriyor. Her
bir istasyon farklı temalarla birlikte ele alınmış , böylece devrimin yaratıcı
geleneği yeni metro istasyonlarında devam ederek, geleneği sürdürüyor.
Yerin 33 metre altında bir art
deco katedral gibi olan Mayakovskya
istasyonu kuşkusuz en güzel istasyonlardan birisi. 1937 yılında Paris’te
1939 da New York’ta Mimarlıkta Uluslararası Grand Prix ödülünü kazanmış olan
Mayakovskya aynı zamanda sığınak olarak kullanılmış.
Komsomolskya İstasyonu |
Ploschchad Revolutsii İstasyonu
1917 deki Sovyet devrimini kahramanlarını temsil eden çiftçi,işçi, asker,
sporcu, pilot, çocuklar dahil 80 adet
bronz heykellerle bir devrim geçidi.Bronz heykeller arasında yer alan köpek ve horozun başına ve burnuna
dokunulmasının şans getirdiğine inanılmakta. Sütünların her birinin köşesinde
bulunan bronz heykeller devrimin bugüne
taşınmasının sanatsal tanıkları olarak geçmişi özenle bugüne taşıyorlar.
Revolutsii yani Devrim Meydanı İstasyonu, mimarlığın bellek izinin korunması ve
geleceğe taşınması noktasındaki sorumluluğunun ne derece önemli olduğunu bir
kez daha bize hatırlatıyor.
Komsomol üyesi genç komünistler
tarafından inşa edilen Komsomolskya
İstasyonu gençliğin coşkusu ile devrimin coşkusunu ve kutlamasanı yansıtır.
Çarlık Rusyasına karşı proleterya devriminin simgesel ifadesini bulduğu
Komsomolskya, imparatorluk sarayına karşı halkın sarayının mekansallığıdır.
Novobladskya İstasyonu |
Kiyevskya İstasyonu 1954 yılında
300 yıllık Rus ve Ukraynalı halklar arsındaki dostluğu ve dayanışmayı
kutlamak için tasarlanmıştır.
Dairesel hat olan circle line
yani kahverengi hat üzerindeki tüm istasyonlar ve onu kesen hatlarla müthiş , zarif, sanatsal objeleri, renkleri
ve dokuları ile sanat galerisinin bir parçası olan Moskova metrolarının kristal
aydınlatmaları ile insana değer veren ve kendisini iyi hissetiren ambiansı ile görülmeye değer.
Tezcan Karakuş Candan Komsomolskya İstasyonu Lenin Heykeli Önünde |
Çok derinde olduğu halde muhteşem
bir rüzgarın içerisinde nefes alınan metro sadece ulaşım için kullanılmıyor, aynı
zamanda bir sosyal buluşma ortamı işlevi de görüyor. Arkadaşını bekleyenler,
kitap okuyanlar, guruplar halinde metroyu gezenler her durakta eksik olmuyor.
En güzel fotoğraf karesini yakalamak ve en iyi selfiyi nerden çekebilirim
diyorsanız işiniz oldukça kolay, metro istasyonlarında selfi çekilecek yerler
bile işaretlenmiş. Hepimiz açısından bir muammaya dönüşen Kiril alfabesinden
korkmamak gerek çok kısa zamanda çözülebildiği gibi tüm metro istasyonu
hatlarında ve metroda İngilizce metinleri de yazıyor ve metroda ingilizce anons
yapılıyor.
Dünyanın en büyük ve en görkemli
metrosu olan Moskova metrosu derinliği ve işlevselliği sanatsallığı ile herkes
için oldukça öğretici bir eğitim ortamı aynı zamanda. 327.5 km uzunluğunda ve
2020 yılına kadar 78 metro istasyonu daha eklenecek. Devrim ile başlayan metro
yapımı, köklü bir altyapı ile geleceği belirleyen bir alt yapı devrimini de
oluşturmuş. Yönetenler değişse de, sistem değişse de, kriz olsa da, devrimin metrosu güçlü gelecek öngörüsü ve
planlaması ile büyüyor gelişiyor. Planlı kentleşme ve mimarlık, yık yap
yaklaşımı ile değil, planla, koru ve geliştir ile gelecek kuşaklara taşınıyor.
Ankara’nın da bir devrime ihtiyacı var.
Moskova metrosunun ihtişamını
görünce, ister istemez kendi başkentimizle karşılaştırmadan duramıyorsunuz. 25
yıl boyunca Melih Gökçek döneminde 1 metre metronun yapılamayışı ve boşa harcanan kamu kaynaklarını düşündükçe
Ankara’nın gerçekten bir devrime ihtiyacı olduğunu düşünmemek elde değil. Yerel
yönetim seçimleri ve tartışmaları devam ederken, Ankara adaylarının Moskova
metrosunu görmelerini, hissetmelerini, anlamalarını ve özümsemelerini
önerebilirim. Ankara’nın kendine saray yapan anlayışlara değil, halkı için halkla
birlikte yeni bir yaşamı örecek nam-ı
diğer Devrimin başkenti Ankara’da devrim yapacak bir anlayışa ihtiyaç var.
Kızıl Meydan yazısında buluşmak üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder