Ulucanlar Cezaevi Müzesi Düşü/gerçekler

Ulucanlar Cezaevi, 2006 yılının ağustos ayında boşaltıldı. Büyükşehir Belediyesi cezaevinin yıkılarak ayakkabıcılar çarşısı ve alışveriş merkezine dönüşmesini istedi. Biz ülke siyasi tarihinde önemli bir yeri olan Ulucanlar Cezaevi’nin yıkılmaması, yeniden değerlendirilmesi gelecek kuşaklara dönemin belleğinin taşınması hedefiyle bir düş kurduk. Kent Düşleri Yarışmaları.Bu düş ağır aksak da olsa eksik gedikte olsa gerçeğe dönüştü. Bu düşün özenle örülmüş bir süreci var. Bu süreçte, Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin lokomotif görev üstlenmesi var. Bu süreçte, Adalet Bakanlığı'nın, Mimarlar Odasının kurduğu düşe sahiplenmesi var, Ankara Barosu'nun düşlerimize ortak olması var. Düşün gerçekleşmesi sürecinde, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Adalet Bakanlığı, Ankara Barosu ve Altındağ Belediyesi tarafından imzalanmış dörtlü protokol var.
Bu düşte cezaevinde yatmış binlerce insanın anısı var, acısı var. Dün itibariyle(28.12.2010) televizyonlarda, bugün(29.12.2010) itibariyle tüm gazetelerde yer alan Ulucanlar Cezaevi müzesi haberlerinde bu sürecin hiçbirisi, bu toplumsal düşün izleri yok. Gökten zembille inmiş bir cezaevi müzesi var karşımızda. Belleksizleştirme, habere yansımış durumda. Tıpkı Ulucanlar Cezaevi’nin Müzeye dönüşürken, belleklerin silinmesi hedefiyle, birçok izin yok edilmesi gibi. Bir düş kurduk, düşümüz toplumsallaştı ve gerçeğe dönüştü, ama ağır aksak, ama eksik gedik.

Düşü kurmak hatta gerçekleştirmek yetmiyor. Şimdi bize düşen ,bu düşü büyütmek gerek, gelecek kuşaklara düşlerimizi, gerçekleri birer birer anlatmak gerek. Anıların ve acıların izlerini bulup çıkartmak gerek. Şimdi bu sürecin aktörlerinden birisi olarak, bana düşen, Ağustos 2006 yılında bir cumartesi sabahı, Ankara’da bir apartman dairesinde tohumları atılan bu toplumsal düşün arka planını, Onlarca insanın emeğiyle örülen bu sürecin gerçek hikâyesini yazmak

29.12.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder